29 Şubat 2012 Çarşamba

Kartalkaya'yı Ateşleyenler


Hayalin bir dağın tepesine karlarla kaplı olsa da ateşle iz bırakmak kadar zor bir şey olsa bile peşini bırakma. Önce hayal eder, sonra o hayale inanırsın; nasıl yapabileceğini tasarlar ve denersin, yılmadan. Yeterince denersen, neden olmasın?

Onlar tam da bunu yaptı. Karlarla kaplı Kartalkaya’nın zirvesine ateşle iz bırakabileceklerine inandılar. Burn, sadece ihtiyaç duydukları cesaret ve enerji desteğini sağlayarak bir hayali ateşledi. Onlar da tutkularının peşinde yola çıktılar. Boardlarını hazırladılar, pompalarla modifiye ettiler, rampalarını kurdular ve kaydılar. Olmadı, baştan aldılar, onları amaçlarına ulaştıracak şartları gerçekleştirmeyi başarana kadar, tekrar tekrar.

Ve 3. gün de bitip gece yarısı olduğunda Kartalkaya’da istedikleri ateşi yakmayı başardılar. Çektikleri videoyla da ‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ü hepimize gösterdiler. Tutku ve cesaretle yanmayacak ateş yoktu, inandık. Burn, gençleri tutkularından başka bir şeye kulak asmadan, istediklerini alana kadar denemeye, vazgeçmeden denemeye çağırıyor. Tutkuları cesaretle besleyen kocaman bir ateş yakmak için Burn gençleri ateşlemeye devam edecek.

İçindeki kıvılcımı farket ve büyüt. Burn ateşler.

http://www.facebook.com/BurnTurkiye





Bir bumads advertorial içeriğidir.

28 Şubat 2012 Salı

Lale Motifli Keçe Telefon Kılıfı

ne bereketli keçelermiş bitmedi gitti:))aslında bitmelerini de hiç istemiyorum çünkü keçelerle bir şeyler yapmayı çok seviyorum.kapaksız bir model oldu.




27 Şubat 2012 Pazartesi

Güçsüzler Yurdu Ziyaretimiz

Yaşlıları çok seviyorum.onlara baktığımda çöküp gitmiş bir beden yada kırışıklıklar değil,yaşanmış ve bin bir macerayla dolu  ömür görüyorum.merak ediyor ve dinlemekten de çok zevk alıyorum.onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey ve alacağımız o kadar çok ders var ki!işte bu yüzden çocuklarımız da böyle düşünsünler istiyorum.ve bu aamçla güçsüzler yurduna ziyaret düzenledim.sağolsun özellikle 1.kademe öğretmenlerim ve velilerim çok yardımcı oldular.onlara buradan kocaman teşekkürlerimi ve saygılarımı sunmak isterim.yaklaşık 2 hafta önce duyurdum okulda.gelen hediyeleri eski kütüphanede depoladım.ama ah bir hata yaptım onları ayırmadım:)neden hata derseniz oradaki ziyaretimin yarısı velilerimiz ve arkadaşlarla hediyeleri dağıtmakla geçti:)ama bizim suçumuz yokki  oranın idaresi dağıtacak diye biliyordum.neyse.ziyaret çok güzeldi.cidden tadına doyamadım ve vakit nasıl geçti anlayamadım.o kadar şeker ve mahzunlar ki!kuzularımında çok hoşlarına gitti.öğretmenim artık sürekli gelelim dediler.:)ayy onlar isterde ben götürmez miyim.gurur duyuyorum hepsiyle.aferin hepsine hemde yıldızlısından:) sevgili Tülin de bugün katılacaktı aramızda ama olmadı.inşallah bir daha ki sefer.zaten biliyorsunuz  bilmeyen varsa da bu şekilde haberdar olsun bloğunda bununla ilgili bir kampanyası var ve 15 marta kadar da süresi var.lütfen katılın.cidden o kadar mutlu oluyorlar ki!çok anektod var bu güne dair ama yorgunluk da var serde:)
bu arada cuma günü yani 3 mart ta saat 2 gibi yine orada olacağız.gelmek isterseniz çok seviniriz.hepinize kucak dolusu sevgiler..


                                                          







bunlarda benden çam sakızı çoban armağanı...iki de polar diz battaniyesi yaptım metre işi alıp ama fotoğraflamadım:)


26 Şubat 2012 Pazar

8x4 Deodorant Rumeli Hisarı'nı Yıktı!


Daha önce Galata Kulesi'nde yaptığı project mapping ile dikkatleri üzerine çeken 8x4, yeni ürünleri olan Beauty ve Beast için bu sefer de Rumeli Hisarı'nda görkemli bir project mapping uygulaması yapmış. Fantastik gösteriye, hepimizin yakından bildiği Güzel ve Çirkin masalı ilham vermiş. Birbirine kavuşamayan iki aşığın kötü niyetli ejderhaya karşı olan savaşı konu edilmiş. Ejderha masalın sonunda 8x4'ün yeni kokularına yenik düşüyor ve aşıklar kavuşuyor.

Bu arada söylemeden edemeyeceğim; 8x4 gerçekten de hoş ve güçlü kokulara sahip... Deodorant özelliğinin yanında bir parfüm gibi de rahatlıkla kullanılabilir. Gösteriyi Rumeli Hisarı'nda seyredemeyenler için aşağıda paylaşıyorum.

8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.



Ece Sükan Benim Bloguma Yakışan Sony VAIO'yu Seçti... Sıra Sende!


Sony, en renkli VAIO serisi için Ece Sükan'la güzel bir işe imza attı. Ünlü moda ikonu Ece Sükan, benim bloguma yakışacak olan rengi belirledi. Blogları tek tek inceleyen Ece Sükan içerik, tasarım ve duruşa göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana beyaz VAIO'yu seçti.


sony-vaio


Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin…

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Ayşınımdan Çekiliş...


Ayşınım çekiliş yapıyor ve birbirinden güzel hediyeler veriyor.hadi sizde bir göz atın..burada...

25 Şubat 2012 Cumartesi

Buzdolabı Süsleri...

Bu şaşkın hindi ve diğerlerini de yine buzdolabı süsü olarak yaptım.yine şu malum el bezlerinden).napayım elimdeki tüm keçeleri biçip ayarlamışım dikilecek bekliyor.aklıma bişey gelincede unutmayıp yapayım diyorum.eh bu malzemede keçeye benziyor ama tabiki keçenin tadını ve dokusunu tutmaz ama idare eder işte:)yuvarlak kesilmiş kartonlar ise başka bir alem:)yediğimiz zeytinin kapağından çıkıyor.biz hobiciler bişeyleri atmadan önce en az üç kere düşündüğümüzden hemen bir fonksiyon yükleyiveriyoruz değil mi?:)el bezleri dışında artan keçeleri,polar ve deri de kullandım.şeker oldular şeker:))








Bu Kış Biter mi?

Kıştan cidden çok  soğudum ben!:)ne cümle oldu ama:) ne bereketliymiş bu kış bitmek bilmedi.hava ya yağışlı ya kapalı ve soğuk.bıktık artık.hastalıktan yakamız kurtulamadı.sadece ben değil çevremdeki bir çok insan öyle çünkü.bahar  gelsi ,ağaçlar yeşersin çiçek açsın.hava mis gibi koksun,kuşlar cıvıldasın,hava geç kararsın,güneş pırıl pırıl aydınlatsın günlerimizi ve ıstsın hem bedenimizi hem evlerimizi hem yüreğimizi...
psikolojim bozuldu:)) hastalık da çok etkiledi tabiki.
bu arada bloğumu kaybetmem de tuz biber oldu yani.hevesim gitti.açıyorum bakıp geri oyunlarımın başına dönüyorum.(bu arada feci oyun bağımlısı oldum.geçici olduğunu düşünüp üzerinde durmuyorum.) bu problemi ben çözemedim bilgisi olan arkadaşım varsa lütfen bana yazsın olur mu? bloğumun içeriği aynen duruyor ama aramada artık mevcut değil diyor.yeni blog açmış olmuş oldum.nasıl oldu hala bilmiyorum.gooogle sorun yok diyor ama beni bloğumu tanımıyor.tanımasın bende onu tanımicim:) yani böyle salak ağır zamanlar geçiriyorum.ne bileyim geçer herhalde.bahar gelsin kesin geçer:))

20 Şubat 2012 Pazartesi

Notluk Magnetler..

merhaba sevgili dostlar..dün paylaştığım ev kapı süsü gibi bunlarda el bezlerinden yaptım.keçe dışında deri ,kurdele vs kullandım.önlerindeki ceplere kalem ve notluk konabilir.boyutlarını belli edecek tarzda fotoğraflayamadım ama  dediğim gibi kalem ve küçük not defteri sığar.arkasına da mıknatıs yapıştırdım .ister buzdolabı üstünde ister duvar yada başka bir yerde boyun kısmından asılarak kullanılabilir..







19 Şubat 2012 Pazar

"Ev" Kapı Süsü

Şu malum el bezlerinden yaptım.renkler dolayısyla biraz parlak oldu:) ama sevimli olsu sanki:)El bezlerinin dışında deri,keçe,kurdele ,düğme,işleme kullandım.yani elde ne varsa.aa uğur böceğini de unutmamak lazım.uğur getirsin değil mi?:)
bu arada hala düzelemedim maalesef,bronşitim yenilemiş bir 10 iğne daha verdi doktor.ziyaretinize gelemiyorum bu sıralar.üstüne çocuklarda hasta oldu hem grip hem sinüzit her ikisin de de .yani ma aile hastayızı..of of..





18 Şubat 2012 Cumartesi

Özlem..


Hep aslan yatar sanırdım dağlarında.Tanımını yapamadığım gizemli varlıklar korurdu o dağları.Cennetimdi,nefes aldığım yerdi,tılsımdı,sihirdi,gizemdi,sarmalardı...koynumda yatıya dalar ,rüzgarında esiklerdi..Dağlarıydı en çok büyülü kılan.Moru alına karışmış  başı dumanlı dağları.Gün batımında seyre dalardım en çok.Uzaktan hayal meyal görünen o minik ışık kümelerinde mutlu köy evlerini hayal ederdim.Dede ve nine baş köşede uyuklarken,anne baba baş başa fısıldaşmakta.Çocuklar dağ tepe koşuşmaktan yorulmuş yarı baygın yerlerde uyuklamakta.Soba yanıyor gürül gürül,üstünde çaydanlık,çaydanlıkta su,su fokurdamakta,soba deliğinden yansıyan alevler tavanda oynaşmakta..Pencereleri küçük evin bacasından soba isiyle huzur çıkardı yayılırdı dalga dalga köyün içinden ormana,ormandan dağlara...Dağlar efsane sayardı huzurun adını soy ağacını eteklerine.Çiçek olurdu ,kırmızı benekli mantar,ıtır kokulu otlar ve başı ulu çamlar..
Ne çok severdim hülyalı bakışlarda hayali yaşamayı ,mor dağlara bakıp bakıp ...
Ne çok severdim dağların eteklerinden kopup Koyulhisar da buluşan yolları izlemeyi..
Yok memleket değildi benim için !Sihirdi.
Sihirin gözlerde şekillenmesiydi...
Çocuktum...
Dağlarında aslan yatan memleketine aşık..

17 Şubat 2012 Cuma

Tükenmek..


Sanatla uğraşan yalpalamaz.
Daha incedir,daha naiftir.
İncelikler ruhunu beslerken ,yoza bulaşmış her obje ,söz  yada olay ruhunu yaralar.
Sevgiden alsa da feyzini ,huzur destekler ,heyecan fişekler..ama en çok üzüntü keder yorar onu..yorar yormasına ama ilham perisi  de en çok kederle gelir yatıya.
Bir tek umutsuzluğu almaz yanına.Umutsuzluk karadır,tıkanmıştır,açılmayacak pis sularla dolu lavabo gibidir.
Umutsuzluk tüketir sanatla uğraşanı ki en çok tükenmişlikten ölür sanatçı...


Tükeniyorum..tüketiyor artık hayat beni.tükettikçe tükeniyorum..
Kirlendikçe azalıyorum..
Umudu yitirdikçe azalıyorum.
"Dinleme onu ey kalbim" diyorum...
Ama  kalp işte aklın sesine kulak astığı nerede görülmüş?...

15 Şubat 2012 Çarşamba

yeniden mi?

Şu sinerji olayına inanmaya başladım.geçen hafta pazartesinden başlayarak devam eden olumsuzluklar işimde evimde ve burada yakamı bırakmadı.pozitif olmaktan uzaklaştıkça negatifleştim.negatifleştikçe de olumsuzlar çoğaldı sanki...yorgunum,mutsuzum ve hala hastayım.şikayet etmek için değil kendimi ifade etmek için yazıyorum.çünkü bunca şeyin üzerine sorun yaratanların gözünde sanki birde görünmez oldum..
tüm bunlar bir tarafa iki gündür anneannem hasta.

annem ve babam İstanbuldalardı.apar topar memlekete döndüler bugün.babamla konuştum bir iki saat önce.anneannem şuurunu tamamen kaybetmiş.annemi tanımamış.konuşamıyor,yiyemiyor.yani bir nevi komada.serumla besleniyor.babam sabaha çıkamayabilir dedi.kanım dondu.evet yaşlı anneannem.82 yaşında.çocuk yaşında babasız kalmış.

13 yaşında daha ergenliğe bile adım atamadan evlendirilmiş.evlendiği yıl kocası yani dedem yıllar süren askerliğe gitmiş(o yıllarda en az 4 yıl diye biliyorum) kayın validesini anne sayıp koyun koyuna yatmış yıllarca onunla.sonra oda yitip gitmiş.çocuk kadın bir başına kalmış.koca askerde ,yokluk bir taraftan.sonra dedem gelmiş.12 kez anne olmuş anneannem.ama 8 çocuk yaşıyor.çok çalışmış.ev,çocuklar,tarla,bahçe,hayvanlar...dedem yitip gittikten sonra yaşlı anneannem oldu.şimdide yaşam mücadelesi veriyor yada vermiyor.içim acıyor.ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum sadece korkuyorum.hem ona kıyamıyorum hem anneme.annem bunu nasıl kaldırır bilmiyorum.ya yine hastalanırsa.kafam da yüreğimde karmakarışık..
bu videoyu ben hazırladım.ne alaka derseniz fotoğraflara bakarken bir yandan da teyzemin billur sesinden şarkılar dinliyorum ve farkında olmadan bu ortaya çıktı.fotoğraflardaki amerikada yaşayan kızkardeşim.şarkıyı söyleyen ise teyzem.teyzem dediğime bakmayın benden sadece 3 yaş büyük yani ablamla aynı yaşta.annem ablama hamileyken anannemde teyzeme hamileymiş.aralarında 6 ay var:).dinleyin bakalım beğenir misiniz? şarkı kız kardeşime çok uyuyordu zaten bilinçsizce yaptım sanırım sözler sahibini buluyor değil mi?


13 Şubat 2012 Pazartesi

Misafirim Var...Hoşgeldin Nar Çiçeğim..


Nar Çiçeğini çoğunuz biliyorsunuzdur.Yün Yumak Sandigi,Gezdiklerimiz Gördüklerimiz,recyling...eskiden yeni yap ve Baharatçı Teyzenin Havani isimli birbirinden güzel blogların sahibesi..Biraz uçuk kaçık ama son derece duygusal,kalemi kuvvetli,meraklı,üretken çok güzel bir anne,sıkı dost diyebileceğim biri.haksızlığa gelemeyeceğini,iki yüzlülüğü sevmediğini hemen anlarsınız kaleminden.ilk misafirim.onu hoşgeldin diyerek baş köşeye alıyorum.güzel bir Türk kahvesi içelim .yok yok ikimiz değil hepimiz.kahve çok (falınızada bakarım bu arada:))içince mis kokulu kahvelerimiz sözü Nar Çiçeğime bırakalım.gerisini kendi anlatsın...ha bu arada misafir olmak isteyen yoruma not düşsün yeter.kapım sonuna kadar açık.eh hadi yaslanın arkanıza bakalım Nar Çiçeğim neler yapmış...

Yerlere serilmeye kiyilamayan hali paspas

Önce sevgili alanaya, beni misafir ettigi icin tesekkür ediyorum..
Onunla daha ne cin fikirlerimiz var .. Ah bir de zamanlarimiz bolca olsa..ikimizde calisan anne..
Ben bazen 4 tane fotokopim olsun diyorum..biri calissin..para kazansin.. biri cocukla hep oynasin, ona kitaplar okusun, hep hayvanat bahcesine götürsün...

biri de ev isi ile ugrassin, yemek yapsin. Sonuncu da gitsin sadece el isi yapsin, incik boncuk oynasin, boyalarla oynasin, yazilar yazsin ..;))) sonuncu tabi alisverise falanda gidebilir.;)))

Neyse.. Ben simdi yaptigim isin ayrintilarina geciyorum..

Adi: Yere serilmeye kiyilamayan paspas hali




Teknik veriler:

3-4 numara sisle örülebilen %100pamuklu ip kullandim.. 
Ipleri iki kat kullanip, 4,5numara tig ile cim teknigi calistim..
Ip iki kat oldugu icin oldukca agir birsey oldu. Toplam 1200 gr 
En boy:70x110
Yani nurtopu gibi bir paspas halimiz oldu..

Ben her ihtimale karsi altina dikebilecegim, kaymaya engel olan bir kumas aldim..Halicilarda satiliyor..ama önce bir denemek lazim kayiyor mu kaymiyor mu diye..pek kayacaga benzemiyor..

Hikayesi:
Ben bu hali paspasi önce banyoya sermek üzere baslamistim.. Yapim asamasinda Börülce göz koydu..bu benim odama serilecek demeye basladi..
Bu arada ben bu ise bir baglandim bir baglandim..;)))
Yaparken boyu büyüdükce beni isitmaya basladi soguk günlerde..
Bir yandan ben bunu yapiyordum, bir yandan üstüme serip isiniyordum..;))
Simdi düsünüyorum ben bunu nasil yerlere serip, üstünde tepinirim..;)))
Benim onu sicacik üstüme seresim geliyor..
Bir yandan börülce gelir cekistirir "bu benimmmmmm" der.. Fotograftan görüldügü üzere hemen kendini üstüne atti..

Cikarilan Sonuc:
Akilli hatunun yapacagi is degil..bir delilik anima denk geldi..;)))
Astari yüzünden pahaliya geldi bana..hazir alsam daha uygun fiyata bulurdum..;))
ama yaparken cok zevkliydi..
En sonunda kiyip yere serecegim herhalde.. Hem de Börülce'nin odasina...
Ama yere sermeden önce siz bir görün istedim..

BAL...


 Bal gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için tam bir şifa kaynağı olduğu tespit edilmiştir. Yaklaşık balın 500 hastalığa faydalı olduğu belirtilmiştir. İşte Balın faydalarından birkaçı:
İYİ BİR KORUYUCUDUR: Antibakteriyel özelliğinden dolayı içinde birçok gıda bozulmadan saklanabilir.
MİDEYE KUVVET VERİR: Baldaki şeker emilimi en kolay olan şeker olması ve Hazmı gerektirmediğinden kolayca kana geçer. Ve midedeki fazlalıkları dışarı atar.
KANSIZLIĞI GİDERİR: Kan yapıcı özelliğinin yanında hastalıktan yeni kalkmışlara kuvvet verir.
DAMARLARI AÇAR: Diğer şekerlerin oksine okisjen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Kalp adelesine faaliyet ve zindelik vermesiyle Kalp Hastalarına faydalıdır.
ROMATİZMA:Romatizmal hastalıklarda haricen kullanmak hastayı kısa sürede iyileştirir.
ALERJİ: Alerjik vakıalarda pahalı ve zahmetli tedavilerin yerini alacak bir alternatif tedavidir.
AĞRI DİNDİRİCİ: Balın bilhassa buharı ağrı ve sızıyı birkaç dakika içinde dindirmeye başlar.
İŞTAH AÇICI: İhtiva ettiği A,B,C, ve diğer vitaminler ve mineraller insana zindelik verir.
DOĞAL DİŞ MACUNU: Diğer tatlı ve meyvelerin zıttı bal dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur,ağızdaki yaraları tedavi eder.
KABIZLIK: Bilhassa sıcak bal şerbeti kabızlığı kısa sürede geçirir.
ŞİŞMANLIK: Bal içerdiği enzimler sebebiyle şişmanlığı önler. Bilhassa ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği vardır.
YARA İLTİHAP GİDERİR: Bugün modern tıpta ameliyat yaralarında bal kullanıldığı bilinmektedir. Cavanagh ve BEAZLEY adlı araştırmacılar balın laboratuar şartlarında özellikle boğaz iltihaplarında kendini gösteren Kalbi Tutacoli mikropları ile Candida Albicans isimli mantarlar üzerinde balın etkili olduğunu gözlüyorlar. İnhibin mikropların üremesini de önler.
BALGAM SÖKTÜRÜR: Balgamı keser vücudun pis rutubetini giderir.
GÖZE FAYDALIDIR: Gözün görme gücünü arttırır. Nar suyu ile karıştırılıp göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar.
KARIN AĞRISI: Karın ağrısını geçirir. Bal şerbeti karın ağrılarını çok kısa bir sürede dindirir.
İDRAR: Söktürür. Mesane yollarını temizler. İltihabını giderir.
KÖPEK ISIRMASI’na karşı faydalıdır. Köpek ısırınca bal şerbeti içilir. Ve köpeğin ısırdığı yere bal sürülür.Kuduz ihtimaline karşı tıbbi tedbirler ayrıca alınmalıdır.
CİLDİ GÜZELLEŞTİRİR: Vücud bal ile oğulursa cilt yumuşar. Bitleri öldürür.
SAÇLAR’ ı besler. Saça sürülürse saçları yumuşatır. Besler,uzatır,parlaklık ve canlılık kazandırır.
NEZLE’yi geçirir. Bal limonla veya sütle içilirse nezle için çok faydalıdır.
VEREM: Özellikle çiçek balı gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse akciğer yaraları ve vereme çok faydalıdır.
YANIKLAR: Bal zeytinyağı ve gres yağıyla karıştırılıp yanan yerlere sürülürse acı,sızı çekilmez. Yanık kısa sürede iyileşir. Yanık izi kalmaz.
VARİS’e faydalıdır. Bal vücudda olan olan varis ve varis yaralarına masaj yapılarak sürülürse çok faydalıdır.
KARACİĞER: Bal karaciğer ve göğsü temizler. Baldaki ciholin karaciğerin fonksiyonunu kuvvetlendirir. Ve hücrelerinde toplanan yağın giderilmesi için harekete geçirir.
SARILIK: Balla salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir. Kanı temizler. Sarılığı kısa sürede iyileştirir.
TERLEME’yi giderir. Bal mumu ile birlikte birkaç gün sakız gibi çiğnenirse burun tıkanıklığı ve bundan dolayı meydana gelen terlemeyi giderir.
İSHAL’i durdurur. Soğuk bal şerbeti ishale çok faydalıdır. Kısa sürede durdurur.
ALACA: Alaca hastası olanlar en az iki-üç ay sabah aç karnına bir su bardağı bal şerbeti içerse şifa görür.
KOLESTOL’ü düşürür. Yatağını ıslatan çocuklar için gayet faydalıdır. İLAÇLARIN YAN TESİRİ’ni önler. Zararlarını nötüre eder. AKNE için iki çorba kaşığı bal iki çorba kaşığı süt limon suyundan oluşan karışımın sürülmesi faydalıdır. Büyüme çağındaki çocukların ZEKA GELİŞİMİ’ne azımsanmayacak derecede olumlu etkisi vardır. Ayrıca önemli ölçüde CİNSEL GÜCÜ arttırıcı özelliği vardır.buradan alıntıdır...

 Evinize yemek için özellikle petek bal aldığınızda bu kez tavsiye ettiğim şekilde hazırlayıp tüketin derim.ilk olarak petek balı bir tepsiye koyup dik olarak tutun.bunu yapmadan öncede bir tencereye tel süzgeç yerleştirin.2 kaşık hazırlayın.bunu iki kişi yaparsanız daha kolay olur sizin için:)



 balı sıyırınca diplerdeki polenler çıkıyor ortaya ( tabiki aldığınız bal polen balıysa) onları bıçak yada çatal ucuyla petekten ayırın ve afiyetle yiyin..




kaşığı yatay olarak peteğin yüzüne daldırıp üzerindeki balı sıyırmaya başlayın.kaşık dolduğunda diğer ikinci kaşıkla üzerindeki balı altında tencere olan tel süzgece aktarın.bu şekilde peteğin her iki yüzeyindeki balları sıyırın.böylece sadece arasındaki balmumu ve üzerindede çok az bal sıvısı kalmış olacak.eh işimiz bitti mi?hayır.süzgecin ağzına bir kapak kapatıp balı sızması için bir kenara kaldırın.ki bu yaklaşık 2 gün sürer.tepsi içindeki balmumunu tahta çıtasından bıçak yardımı ile ayırın.balmumları soğuk ama özellikle dinlendirilmiş yada hazır aldığınız suyla doldurduğunuz bir tencereye koyup ağzını kapatın.bırakın bir gün beklesin.böylece üzerinde kalan bal suya geçecektir.işimiz bitti mi ?hayır.ertesi gün balmumunu koyduğunuz suyu tel süzgeçten geçirerek cam bir şişeye koyun.şimdi bal oranı çok yüksek bir doğal tadlandırıcınız oldu.bu suyu ıhlamur kaynatırken yada komposto yaparken yada meyve sularına şeker yerine kullanabilirsiniz.ben ıhlamurda kullanıyorum ilaçsız bu şekilde gribi yeneceğim inşallah.suyumuzu buzdolabında saklamayı unutmayın.işimiz bitti mi?hayır:) geriye bal mumu kaldı.şimdi bu balmumu ile çok özel ve faydalı bir merhem yapalım.nasıl mı?balmumunu cam bir kavanoza yada eski bir kaba koyup içinde suyla kaynayan başka bir tencereye yerleştirip benmari usulü eritin.balmumu eridikten sonra balmumu oranı kadar sızma zeytinyağı ekleyip donmadan saklayacağınız cam bir kavanoza koyun.merhem hazır.bu kas ağrılarına,eklem ağrılarına çok iyi geliyor arkadaşlar.yapılışını fotoğraflamak istedim ama ben daha öncesinde koca bir kavanoz yapmıştım.balmumunu eritmedim o yüzden.bu yazdıklarım dışında topuk dirsek vb yerlerdeki sertliklere çok iyi geliyor ve süper yumuşatıyor.ellerime ve dizlerime sürekli kullanıyorum.sadece iyice yedirmeniz gerekiyor.mutlaka deyin derim.burada hep görüyorum balı sıyırmadan yiyorlar.ortadaki balmumunu ya çiğneyip çıkarıyorlar yada yutuyorlar ki mideyi son decere yoracak  hazmedilemeyecek birşey.balı sıyırdıktan sonra süzmeden de çok rahat yiyebilirsiniz.ancak özellikle çocuklar süzme haliyle daha çok seviyorlar değil mi? 

KANSER TEDAVİSİNDE PROPELİS

merhaba sevgili dostlar..size bu kez mucizevi bir doğal üründen bahsedeceğim.neden böyle bir şeye ihtiyaç duyduğuma gelince ;çoğunuz biliyorsunuz annem kanser.meme kanseri ama metastaz.yani memeden akciğerine sıçramış ve son evre.ama hamdolsun 14 ay süren kemoterapi sonucunda memesindeki timör yok oldu.akciğerlerinde ise toplamda 12 timör vardı.sadece bir tane oda lezyon halinde şuan.metastaz olduğu için ameliyat olamıyor ve hormonları negatif olduğundan hormon ve diğer alternatif tedavileri alamıyor sadece komoterapi.en arsız türüne yakalanmış olmasına ve son evreye gelip akciğere sıçramış olmasına rağmen annem hayatta ve şuan iyi.tabiki sıkıntıları vs var ama bundan 18 ay önce 2 ay ömür biçilen birine göre süper:) bu aşamada doktorlarımızın ellerinden geleni yaptığını biliyoruz.ama şuan iyi olmasının salt sebebi kemoterapi değil.tedaviye başladıktan bir ay sonra propelise başladık.propelisin ne olduğunu biliyor musunuz bilmem yada duydunuz mu?işte bende bundan bahsetmek ve bilmeyenlere yada ihtiyacı olanlara bir nebze de olsa yardımı olur umuduyla yazmak istedim.babam yaklaşık 50 yıldır arıcılık yapar ve bu işi iyi de yapar.devlet memuru olmasına rağmen bunu hobi zaman zaman da ticaret olarak yaptı.emekli olduğunda avrupa gezisine gitmişti.Hollanda da  arıcıların propelisi topladıklarını,yediklerini ve ilaç sanayinde kullandıklarını görmüş ve gelince kendisi de kullanmaya başladı.20 yıldır kullanıyor.böbreklerinde ve karaciğerinde sayısız kisti var babamın.yıllardır milim büyümediler.taki annnemin hastalığını öğrenene kadar.laf çok dağılıyor tekrar başa dönelim.propelis nedir önce ona bakalım;
Propolis, reçineli ve mum kıvamında olan, arılar tarafından ağaçların tomurcuk ve kabuklarından toplanan bir maddedir. bazı faydaları şöyledir:


propolis-2 işlenmemiş  görüntüsü...
yukarıda yazanların dışında asıl vurgulamak istediğim kanser tedavisindeki önemi ve kanseri önlemedeki rolü.bu bilgileri arı dünyası'ndan kopyaladım.bu adrese baktığınızda propelisin,arı sütünün ve polenin ne kadar mucizevi ürünler olduğunu göreceksiniz.lütfen inceleyin en azından çocuklarınız için.(site sahibiyle bir alakam yoktur sadece ürünlerinden emin olduğum tek yer olduğundan orayı yazdım.
annemin doktoru da meğer kanser tedavisinde propelisi  hastalarında kullanıyormuş.dktorumuz Gazi Hastanesi Onkoloji Bölüm Bşakanı Süleyman Büyükberberdi. kimi zaman yurt dışından hap olarak getirtiyormuş.babam işlenmemiş haliyle hap şekline getirip kullanıyordu.doktorumuz işlenerek kullanıldığında daha etkili olduğunu söylediğinde araştırmaya başladık ve yukarıda yazan yerden sipariş verip aldık.propelisin laboratuar ortamında alkollle işlenmesi gerekiyor.alkolün miktarı çok önemli olduğundan buradan emin olarak aldık.sonuç olarak annem 2 ay biçilen ömrünün 18 ayını yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor.14 ay kemoterapi almak hele bu kadar hastayken çok zor.işte burada propelis devreye girerek bağışıklık sistemini güçlendiriyor.eğer çevrenizde kanser hastaları varsa lütfen bundan bahsedin.biliyorsunuz çok arkadaşım var hasta olan ve hepsine bahsettim.ayrıca hastanede kemoterapi bölümünde de hasta yakınlarıyla bunu sürekli paylaştık.sağlıklı yada hasta bir çok kişi kullanıyor ve inanılmaz fayda gördüler.
sen neden kullanmıyorsun derseniz bana sıra gelmedi:) yani babamın ürettiklerini ve satın aldıklarımızı anneme kullandık.kilosu 1400 lira civarlarında olunca hep ertelemek durumunda kaldım.ama yakında başlayacağım inşallah.
uzun ve birazda karmaşık bir yazı olsada meramımı anlatabildiğimi düşünüyorum.sıra bal ve kullanım şeklinde:)



12 Şubat 2012 Pazar

Un Helvası ..

kızımın canı un helvası çekmiş:) hiç uğraşacak hal yok bende.daha önce yaptığımızda da yarısını o kavurmuştu.biraz tecrübeli yani.sadece tarifi verdim oturup bir güzel kavurdu.hatta ardından tabaklara da o döktü.yıllardır yaptığım ve sonucu çok lezzetli olan bu un helvasının tarifi şöyle:
*üç kahve fincanı yağ
*yedi fincan un
*4 fincan şeker
*4 fincan su
yağı kızdırıp unu döküyoruz ve ezilip tüm un pembeleşene kadar kavuruyoruz.şekeri ayrı kapta suyla karıştırdıktan sonra pembeleşen unla karıştırıp (topak kalmayıncaya kadar) tabaklara döküyoruz.Ankara da helvayı az kavuruyorlar. annem çok kavururdu.memlekette de öyle.bu sizin damak zevkinize kalmış.ne kadar esmer olmasını istiyorsanız o kadar kavuruyorsunuz.



bu da lahana pastası :) buzdan hayallerden aldım tarifini ve cidden tadı çok güzel.üstelik yapımı da çok kolay.pratik.tarifi vermiyorum.isteyen  buzdan hayaller e bakmanız yeterli:) fotoğraf çok kötü biliyorum ama ne yapalım yedikten sonra aklıma geldi fotoğraflamak..


11 Şubat 2012 Cumartesi

Bu Ayın Değeri "Yardımseverlik ve Akrabalık İlişkiler"

Hafta başından itibaren girdiğim her sınıfa ayın değerini anlatıp üzerinde konuştuk.dersin sonuna kadar her biri bir çalışma yaptı.kimi kalplerin içine en son yaptığı iyilikleri yazdı,kimi iyiliğin,merhametin sevginin öneminden bahsetti,kimi kalpleri kalıbını çıkardıkları ellerin içine yerleştirip mesajlarını yazdı.bazı sınıflarda kocaman çocuklar yaptık onları konuşturduk.kalplerin içine yazdıkları mesajları iyilik treni yapıp vagonlarına yerleştirdik.4.sınıflarda ise melek kanatları yaptı kuzular ve içlerine duygularını yada yaptıkları en son iyiliği yazdılar.bakalım beğenecek misiniz..